Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Halı Kilim ve Geleneksel Kumaş Desenleri Anasanat Dalında Dr. Öğr. Üyesi Esen Baydemir’in Azerbaycan Devlet Ressamlık Akademyası Müze Sergi Salonunda “Yer ve Gök” isimli kişisel dokuma sergisi gerçekleşti. Sergi açılışını Azerbaycan ressamlık akademiyası rektör yardımcısı Prefesör Fuad Salayev gerçekleştirdi. Güzel Sanatlar Üniversitesinden hocalarının ve öğrencilerin katıldığı sergiye özellikle “Goblen” ve “Halı” bölümünün öğrencilerinin büyük ilgisi oldu. Ayrıca sergi açılışına Azerbaycanlı Çağdaş Sanatçı Faig Ahmed’te katıldı.
“Hayat Ağacı”
Bu sergiyi Azerbaycan’da açmanın sevincini yaşayan Esen Baydemir: “Ağaç sadece doğanın bir parçası değil, aynı zamanda birçok inanışı içinde barındıran bir semboldür. İnsanlığın varoluşundan bu yana ağaçlar kutsal sayılmış ve farklı inanışları simgelemiştir. Ağaç figürü bazı kültürlerde sonsuz hayatı, yaşamın sürekliliğini, insan soyunu, bereketi sembolize etmiştir. Türk topluluklarında da bu özellik, belli ağaç türlerinin kutsal sayılmasıyla ön plana çıkmıştır. Ağaç kökleri ile yerin derinliklerine inerken, dallarıyla göklere uzanarak yer ve gök arasında duran, bunları birbirine bağlayan bir oluşumdur. Kimi zaman hayatı ve ölümü, kimi zaman karanlığı ve aydınlığı simgelemiştir. Dokuma Sanatında ise “Hayat ağacı” olarak karşımıza çıkmıştır. Sonsuz hayatı, soyu, bereketi temsil eden hayat ağacı Türk kültüründe çok önemli bir yere sahiptir. Kadın figürü ise tüm toplumlarda bereket, doğurganlık ve sonsuz yaşamın simgesi haline gelmiş ve bu özellikleriyle ağaç figürünün de taşıdığı anlamlar bazında benzerliklere sahiptir. Kadın figürü dokuma sanatında ise “Elibelinde” figürü ile karşımıza çıkmaktadır. Birçok mitolojik hikaye ve efsanede kadın ile ağaç figürünün birleştiğini görmekteyiz. Kübey hatun ve defne efsanesi bu birleşimin örneklerinden birkaç tanesidir” dedi.
Projenin başlangıç fikri kadın ve hayat ağacı figürlerinin birleşmesi ile geleneksel ve çağdaş sanat ilişkisinin bu fikir üzerinden kurulması ile olduğunu söyleyen Baydemir, kökten gelen geleneksel formların doğal formlarla birleştirilmesi ile doğadan gelen formların doğaya tekrar dönüşümünü göstermek istediklerini sözlerine ekledi.